6 Ağustos 2010 Cuma

siktiret o ibneleri mustafa gel biz ikimiz takılalım


Bizim belediye iyi çalışıyor. Üsküdar’ı öyle bir cennete çevirdiler ki zamanında Lebron’a gezdirselerdi buraları Üsküdar Belediyespor’la imzalardı. Küba’ya giden komünistlere şeker fabrikalarını hastaneleri falan gösteriyorlardır, yurtdışından gelen ılımlı İslamcılara da bence Üsküdar’ı gösteriyorlardır. Ne yazık ki Üsküdar halkını bir aşık gibi seven belediye aldatılan bir koca adeta.

Paşalimanı sahilinde Fethi Paşa Korusu var. Oldukça büyük, Fıstıkağacı’na kadar devam ediyor. Zamanında Fethi Paşa’nın ailesine aitmiş ama park halinde korumaları şartıyla belediyeye bağışlamışlar. Buralarda onun gibi başka yer olmadığı için Fethi Paşa ailesine büyük saygım var. Sayelerinde ciğerlerim oksijen görüyor, koşuyorum bile bazen. Fakat ayıptır söylemesi yiyiş o kadar büyük boyutlardaki, sota yerler kapıldığı için gayet açıkta duran koşu parkurunda bile tonla yiyişen var. Gününde bir Tayland’da bile bu kadar çift bulamazsınız bence.

Muhafazakar bir semtte bu kadar öpüşen genç görünce yadırgıyor insan. Ama kimseyi muhafazakar olmasına rağmen gerçek aşkı aradığı için suçlamıyorum . Adam namazını da kılar seksini de yapar. Bunlar sorun değil. Ben sadece burada aldatılan taraf olan Üsküdar Belediye başkanı Mustafa Kara’yı düşünüyorum. Adamcağız benimle aynı idealleri paylaşan insanlara hizmet ediyorum, bir sürü Tayyip bıyıklı insan var semtimde falan diye seviniyor. Bu adamın yüzüne gülüp arkasından parklarda yiyişmek kadar büyük alçaklık olabilir mi? Herif karısını çocuğunu görmeyip ofisinde sabahlarken sizi düşünüp avutuyor kendini. Madem hedonisttiniz belediyede benim gibi Levent Kırca’ya oy verseydiniz. Ne hakkınız var Mustafa’yı kandırmaya. Ne hakkınız var!

Şişman olmanın en sevmediğim yanı gaza gelip kendini spora vererek forma girememek. Eskiden spor diye yaptığın şeyleri bırakıp egzersiz kavramıyla tanışıyorusun. Bir ara gaza gelip koşmayı deneyince olacak iş olmadığını ağrılardan anladım. Teselli olsun diye yürüyüş gibi bir şey yapabiliyorum ancak. Bir impossible is nothing ya da just do it havasına girince vücudunun siktir çekip otur yerine demesi çok fena bir duygu.

Ben bayılma noktasına gelmiş ter içinde uğraş verirken, kenarda da yan yana çimlere uzanmış çiftler var, aşk filminin komedi öğesine dönüyorum resmen. Boş işler peşinde koşan, bi bok beceremeyen, filmin ciddileşen atmosferini biraz dağıtan, esas kızı isterken filmin sonunda çirkin şişman diğer komedi öğesi kıza fit olan adam olmak koyuyor. Aşağılayan bakışlar “evine git efendi gibi çek otuzbirini veremiycen zaten kilo milo” diyorlar resmen.

Mustafa da ben de kötü durumdayız Fethi Paşa korusunda olanlardan dolayı. Ama umut var. Azimli çalışmam sayesinde ufak ufak koşmaya başladım. Koşarken yanından geçtiğim çiftlerdeki kızlar bir gün “Bir yanımdaki denyoya bak bir de karşıdan gelen tanrısal cazibeye bak. İlk iş ayrılmak lazım. “ diye düşünecek, erkekler ise soğuk terler dökecek. Kilo veremezsem de giderim belediye binasına Mustafa’yla alırız sopaları esnafı toplayıp bi güzel döveriz ibneleri.

Hiç yorum yok: