19 Eylül 2009 Cumartesi

Just Remember All Caps


Myspaceten konuştum, Took a few minutes to convince the average bug-a-boo cümlesini shoot threes and penetrate like Hedo Turkoglu diye değiştirtmeye ikna ettim.

Ruby Devore



Mahallede basket oynarken

Dışarda basket oynarken sayı bulma şansımız ya çılgın bir şutör e ya da kendini sokak basketboluna adamış birinin penetrelerine bakar, benim gibi mütevazı oyuncular ise işte içeri drive ediyim boştaki adama pas atıyım gibi düşüncelerle yararlı olmaya çalışır, hücumdaki yeteneksizliğimi savunmada riband alarak, sağa sola koşarak kapatmaya çalışırım ve takımıma faydalı olduğumu düşünürüm. Durum bundan ibaret elime top geldiğinde ise, ya şut atarım ya da içeri drive ederim, pick n roll falan oynayan adamlara zaten saygıyla bakıyorum. Sonra bu turnuvayı dikkatle izledikten sonra, inanılmaz penetre yapan adamların anavatanının amerika olduğunu bütünüyle anladım, ama avrupa basketbolunun karakteristiği olan uzun şutör yoktu sanki bu turnuvada, hadi bi Lorbek, biraz Bourousis, Garbajosa yılların eskitemediği, şu turnuvada bir Mehmet Okur o kadar fark yaratabilirdiki, Mehmet in 3-4 üçlük attığı bir maçta Yunanistan ı 10-15 sayıyla yenebilirdik, üstelik o devasa boyutlardaki Schortsanitis i de dışarı çekip en azından yine Mehmet in penetreleriyle çok faul yapan bi adamı direk oyunun dışında bırakabilirdik, üstelik Hidayet in kötü oynadığı bir maçta en azından şut anlamında eline bakabileceğimiz ikinci oyuncu olurdu ama yoktu kaybettik, kazansaydık bunları yazmazdım muhtemelen, ama kazanırken yazmak daha güzel tabi, kaybettikten sonra atıp tutmak kolay. Asıl söylemek istediğim Mehmet değildi aslında, araya sıkıştırdım iyi oldu, şimdi biz maç yaparken aramızda çok atletik adamlar olmadığı için, öyle üstünden vurdu, beynine verdi, yok havada yön değiştirdi gibi şeyler olmuyor tabi, onun için biz de daha çok ikili oyuna yöneliyoruz gibime geliyor. Yani amerika da basketbolu oynayan gençler sokak basketbolu kültürünü NBA ye taşıyabiliyorken, biz de sanki avrupa basketbolunun temeli olan ikili oyunlara yöneliyoruz, gibi sanki. Bir de şu var amerikalı yaşıtlarım benden daha atletiktir muhtemelen, onun için çok fundamental da gerekmediği zamanlar oluyordur, ama mesela bir Prkacin e bakarsak, atletik bir uzun değil, ama benim şu ana kadar gördüğüm en yüksek top hakimiyeti ve pas yeteneğine sahip uzun, bu da atletik değilsin o zaman basketbolun temelini öğretelim sana diye çıkmış olabilir. Uzun olup da hem atletik hem de yüksek top yeteneğine sahip bir uzun yakın zamanda pek hatırlamıyorum, ama amerika dan çıkamaz çıksa çıksa avrupa dan çıkar.

Yok Size Madalya

Adam 2lik atmadan maç kazandırdı var mı böyle birşey, bu maçtan sonra herkesin bir mazlumu olması gerektiğini düşündüm.
Bana Mazlum'u getirin!

18 Eylül 2009 Cuma

Yere Değdi, Sertçe


18 Eylül, saat 16.00 gibi Beşiktaş çarşıdan çıkmış evime doğru gidiyordum. Barbaros Meydanına Mersedes pota yerleştirmiş gösteriler falan yapıyordu. Mikrofonlu bir adamı kendinden geçmiş bağırırken görünce oraya gidip kenardan izlemeye başladım. Ben gittiğimde trambolinle smaç basan adamlar fantastik smaçlar basıyor, seyirci coşmasa da gaz verici mikrofonlu adamın coşması yetiyordu. Ekibin en çok smaç basmış zenci ifadesini mükemmel uygulayışını sevdim. Dudak büzmeler kendi yerlerinde zıplamalar falan eksiksizdi. Ben anlatamıyorum, yukarıdaki videoyu dikatle izlerseniz şaka yapmadığımı anlarsınız. Spiker adamın ingilizceden birebir çeviri nidaları eşliğinde İşin Sırrı Sırrı'yı, Çılgın çocuk Berk'i, Pisikoyu ve patlayan adam C4ü büyük keyifle izledim(lakapları ben uydurmadım).

Grup Karizma bir daha dönme sözü verip sahneden ayrıldı. Kısa bir ısınmadan sonra potada başarısız bir ikiye iki turnuvasının finalleri oynanmaya başlandı. Ne yazık ki erken final niteliğindeki Trabzon-Aksaray maçı ben gelmeden oynanmış ve Aksaray'ın galibiyetiyle sonlanmıştı.


Antalya turnuvasını kazanıp gelen takım tam benim kafamdaki Antalyalı modeline uyduğu için en baştan favorim oldu. Antalyalı insanları düşününce benim aklıma hep 15-16 yaşındaki piç delikanlılar gelir. Sarışın marışın olan bu çocuklar pahalı parfüm sürüp marka gömleklerle Antalya gecelerinde rus kovalar. Sinan Çetin'in Selma Merter'li reklamda oynayan oğlu özetle. Antalya'yı pek bilmiyorum; belki her yer bu çocuklardan dolu değildir. Ama Antalya takımı böyle çocuklardan kurulu olunca onları atari salonlarının efsane oyunu Street Hoops'taki Kel kafalı nazimsi Alman milli takımını nasıl sevdiysem öyle bağrıma bastım.

Amerikan liselerindeki sporcu ceketi giymiş adamlar tadındaki Aksaray finalde Antalya'yı eledi. Fakat 15-16 yaşında gençlerden kurulu turnuvanın sürpriz takımı Antalya müthiş mücadele etti. 2 metre ortalamalı rakipleriyle fiziksel mücadeleyi kaybedince kadrodaki tek uzun oyuncuyu çıkartıp iki kısayla tamamen şuta, hıza ve fundementale dayanan bir basketbola döndüler. Modern basketbolun en büyük taktiksel zaferlerinden biri olarak gördüğüm bu tercihle son ana kadar direndiler. Rakip daha iriydi ve geleneksel bakışla daha iyi basketbol oynuyordu. Fakat Antalya underdog olmanın verdiği rahatlıkla beklenmedik tercihler yaptı, cüretkar şutlar kullandı. Böylece Aksaray'ı hiç oynamayı beklemediği bir maçı oynamak zorunda bıraktı. O küçücük çocuk hayvan gibi herifi pota altına kadar götürüp bir anda ters köşeye yatırdığında, mutlak blok yiyeceği pozisyonda attığı basketle nasıl gönlümü kazandı anlatamam. Özellikle o kadar boy farkının üzerinden soktukları uzun mesafe şutlarını El-amin görse eminim gözleri dolardı. Maçı izleyenler We believe yazan Golden State tişörtlerinin yokluğunu hissetti.


Turnuvanın en zevkli maçlarından biri de Adana-Diyarbakır karşılaşmasıydı...

Futbol Hatalar Oyunu mudur?

Futbol hatalar oyunu tabi, hatta bütün yarışmalarda hatalar mevcut, basketbol da hatalar oyunu, satranç ta hatalar oyunu. Şimdi ben Hidayet le teketek maç yapsam
ve hiç hata yapmasam, Hidayet beni ya boyuyla yener, ya da şutuyla yener, ama hep penetre etse ben de hep kapasam hep de faul yaptırsam mesela, rüyamda bile bu kadar saçmalamıyorum, Hidayet zeki bi adam olduğu için boy avantajını falan kullanır bence. Yani neyde çok iyiseniz ya da rakibiniz neyde kötüyse ona göre oynarsınız, mesela ben Hidayete karşı post mu oynarım, olmaz öle şey. İşte Hidayet beni o kadar zorlayacak, post oynayacak ben hala iyi savunma yapıyorum ama, fake gösteriyo yemiyorum en sonunda mental olarak yorulucam, ve fake göstericek ve ben de uçucam. Neyse anlatmak istediğimi şu ana kadar anlayamayanlar olabilir ben de anlatırken zorladım ve zorlandım. Demek istediğim hata yapıldığı zaman genellikle iyi oynayan ekibin lehine yapılıyor. Yani bugün Andre Santos un, Pana lı Marinos un ve geçen hafta Bosna maçında Önder in yaptıkları bireysel hataya bağlanamaz, Önder o hatayı yaptı golü yemedik farklı bir şey olmadı maç berabere bitti, yine umutlarımız az, yeseydik bütün boku Önder in üstüne atabilirdik ama olmadı, bugün de Andre Santos topu içeri çevirdi gol olmasaydı, Fenerbahçe taraftarı Avrupa da başarı için daha mı umutlu olacaktı, "o golü yemeseydik" gibi keşke barındıran cümlelerle olmuyo malesef. Başka bir yerden de örnek veriyim hatta, sen öss ye çalışmamışsın istediğin puanı alamamışsın, sonra daha fazla çalışsaydım kesin daha iyi bi puan alırdım falan gibi laflar edersen, sana aklına gelemeyecek şeyler söylerler sen de sana doğru abi haklısın çalışmadık diyecek bi adam bulana kadar millete yavşarsın. Taraftar milleti böyle ama, kendini başkalarının hatalarıyla avutabilecek kadar olayların dışında, seneler önce Schalke den Kadıköy de 3 gol yerken Volkan a bok attılar, al kaç sene sonra yine Volkan aynı Volkan sen yine yeniliyosun, ben o zaman da kanmamıştım çünkü fb taraftarı değilim şimdi de artık kimse kendini kandırmıyodur sanırım.

15 Eylül 2009 Salı

Turkish Idol


Türk milli takımının kronik kademe ve yan top hataları olsun, yıllardır yetiştirdiğimiz en büyük defans oyuncusunun Bülent Korkmaz olması falan daha önce sık sık konuştuk bunları. Ancak Afrika'daki Dünya Kupasına bile gidemiyorsak(yani bana deseler Afrika'da Dünya Kupasında oynayacaksınız 11 kişi takım çıkar çıkaramam heralde, bizim milli takım gitmek istemesine rağmen başaramıyor ilginç) çok açık ve net biçimde gördüğüm gerçekleri artık buradan açıklamak zorunda hissediyorum kendimi. Afrika'ya bile gidemiyorsak bir daha gitmemiz için Pakistan'da falan yapılması gerekiyor heralde Dünya Kupasının, bu çok üzücü.

Şimdi arkadaşlar, hep beraber zihinlerimizde bir yolculuğa çıkalım. Sahada herkesin isminin Del Piero bilemedin Pele olduğu, sahayı sınırlayan çizgilerin futbolcuların beyninde yer aldığı, kale direği yerine taş kullanılan ve 3 korner 1 penaltı gibi günümüz futboluna eklenmesini şiddetle istediğim bir altın kurala sahip olan mahalle maçlarına gidelim. Topun sahibi olmanın kaptanlık pazubandını koluna geçirmek için yeterli olduğu, mücadelenin ve galibiyet hırsının parayı pulu bırakın yemek yeme, su içme gibi insani duygulara bile üstün geldiği karşılaşmaları düşleyelim hep beraber. Ve yavşak bir show tv spikeri edasıyla soralım orada oynayan çocuklara büyüyünce hangi futbolcu gibi olmak istiyorsunuz. Verecekleri cevap 3 aşağı 5 yukarı sabit olur. Galatasaraylılar Arda Turan, Beşiktaşlılar Lionel Messi ve Fenerbahçeliler de Aziz Yıldırım bilemedin Cristiano Ronaldo diyecekledir. Trabzonspor taraftarı çocuklara sorarsanız tükürüp kaçabilirler. Bir Servet Çetin, Bir Recep Çetin veya bir Uche cevabı alamazsınız bu çocuklardan.

Nedeni de bellidir, yalnız ve güzel ülkemizde yıllardır geri dörtlü, tandem, bek gibi terimler yalnızca çirkin oğlan çocukları için kullanılmıştır. Uluslararası alanda bir futbolcunun idol olup olmaması, çirkinlik ve yeteneğin 100 üstünden değerler aldığı "çirkinlikçarpıyüzdeseksenbeşküçükeşittiryetenek" formulüyle ölçülür.
Ribery, Ronaldinho gibi çok çirkin oyuncular müthiş yetenekleri nedeniyle birer idol olabilme şansını yakalamışken, futbol yetenekleri fena olmasa da Carlos Tevez, Craig Bellamy, Lescott gibi isimler Manchester City'de oynamaya mecbur kalmışlardır. Böyle acımasız bir Dünya'da David Beckham gibi yavşakların da kitleleri peşinden sürüklemesi sürpriz kabul edilemez.
5 yaşına bastıktan sonra mahallenin en kalıplı isimleri oldukları için geri dörtlüde oynamayı görev edinmiş gençlerimizin önüne koyduğumuz örnekler bırakın Paolo Maldini'leri Nesta'ları Servet Çetin'den Gökhan Zan'dan ibaret olduğu için ileride milli takıma kadar yükselip, milyon dolarlar kazansalar bile özel sektörde çalışan lise mezunları gibi "abi açık öğretim okumak lazım aslında, ileride bi şeflik falan gelirse kapağı atarız." tadında hala yok bir uzun pas atayım, yok şurda iki çalım yapayım diye takılıyorlar. Bizde gençlerimizin önüne idol olacak defans oyuncuları koyamadığımızdan, katıldığımız her uluslararası turnuvada kademe manyağı olmaya devam ediyoruz.


13 Eylül 2009 Pazar

Cause when we come for your ass, Aladdin wont be the only one on the carpet



Bir anda, eskiden olduğum kadarın yarısı kadar bile adam değilim. Kafama göre çevirdiğim bu cümlenin The Answer'la alakası var. Bob Dylan'ın 3 bira içip yaptığı muhteşem yesterday coveı gibi Iverson bir yaz boyunca -kimseye hayrı olmayan adam- Ricky Davis coverı durdu. Şimdi sıra önümüzdeki sezon bütün ligi sıradan geçirip hesap sormasında. Lottery pickle barışık bir Memphis takımında yüzde 15 ortalamayla 12 sayı bile tuttursa ben finals mvp iverson'ın at koşturduğu bir dünyada yaşamak istiyorum. Çok büyük eşcinsel David Stern'e sevgilerle

ikili delilik



yoğun motivasyon ile deveye hendek atlatmak güzel şey,
itiraf ediyorum ilk başta benim de çok hoşuma gitmişti.
Ama nefretle hiç bir şey yetişmiyor.
sakinliği, dinginliği borçlu değil misiniz bu millete?
en kötüsü de sahanın ortasında
kendin gibi bir tane daha yarattın.
Artık hayatımızdan çıksan diyorum, bu ikili delilik sona erse?

Amber Heard

Hidayet Türkoğlu



SEVGİ DUVARI

sen miydin o gardlarımız mıydı yoksa
her turnuvada hüsrana açardık gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar arenalar ve ibne tanjevic
derdim gülüm hak ettiğin yerde görmekti seni
elinde bir mvp heykelciği
başarısızlıklar benim etkisiz gardlarım
ne kadar az top kaptırırsak o kadar iyi

bütün şampiyonalara dadandık
önümüzde litvanya, yunanistan ve fransanın gayleri
aramızda hakemler yöneticiler ve bilimum godoş
sabahları idmanda görürdüm seni
öyle kötüydü ki enderin şut tercihleri
nası hala dövmediğine şaşardım enderi
başarısızlıklar benim ender arslanım
ne kadar boş şut atarsak o kadar iyi

baktım polonyada yine keyifler kaçacak
yine semih yine oğuz yine isyan
ama bu çocuklar seninle kendilerini aştı
yaptığın iş o kadar büyük o kadar önemli ki
bu takımda bir sen varsın bir de ersan
saymıyorum ibne tanjevicin harcadıklarını
başarısızlıklar benim çoğul türkülerim
ne kadar hidodan oynarsak, bu takım o kadar iyi


can baba özür dilerim şiirini siktiğim için.

İspanya türkiye 60-63




Kabul etmek ya da etmemekle alakalı. Ender arslan'ın dünyanın sayılı guardlarından biri olduğunu sindiremeyebilir, genç dangalaklardan oluşan türk uzunlarını eleştiren yazılar yazabilirsiniz. Ama dünyada evlenmek isteyeceğiniz tek kadının bir porno yıldızı olduunu kabul etmeniz gerektiği gibi zamanların değiştiğini(things've changed), artık inanabileceğiniz tek şeyin hido'nun bir üçlüğü olmadığını anlayabilirseniz birkaç yıl daha yaşamayı hak edersiniz. Semih Ömer ve Oğuz'a bok attım ve onlar gasol'un ağzına sıçtı. Belki de bu yüzden hayat kabul edebileceğimden çok daha fazlası...

Serdar Özkan


Bir deli oğlan var kartalımın kanadında,
Sanki aşk hayatımı özetliyor her 90 dakikada,
imdbde 6 puan alan bir romantik komediyle başlıyor.

Maça başlarken kafası dik, belli girmiş havaya.
Çok çalışmış idmanda, bir haftadır hep bu maç var kafada.
Maç sonrası röpörtajı belki de, defalarca düşlüyor.

Çalımlar şık, paslar zekice,
Umut tavan yapıyor başlama düdüğü gelince.
Belli bu oyunu çok seviyor, maç başlar başlamaz bağlanıp kendini adıyor.

Sonra birden bir soğukluk oluyor,
Mesajlara cevaplar nedense hep geç geliyor.
Karşı karşıya kalıyor Serdar, fakat golü bir türlü atamıyor.

Ani ve zamansız olarak, son düdük bir anda çalıyor.
Maçtan önceki umutlar yine, bir anda hüzne dönüyor.
Hayat adil olmadığını yine, hatırlatırken bu gence
O yeni umutlar arıyor sessizce.

Caroline Wozniacki



werder bremen istemişti ben küçükken,
on numaralı formanın sahibisin sen
züğürt yaşamını bırak gel
ne istersen burda, ne dilersen
inanmamı istedikleri sözlerdi
ancak bırakamadım ben ülkemi
canımdan çok sevdiğim beldemi
karşıma sen çıkamazsın belki ama
isterim yine de ben seni

wolkswagen halkın arabası demek
orospu değil bana 90lı güzel kız gerek
zikir eden kuş videosu bile izlerken
namert dostlar bir bir çekip giderken
inan heyecanlandırmadı beni
attırmadı şu kalbimi inan
canımdan artık ümidi kesmişken
kainatta hiçbirşey bana keyf vermez demişken
iyileşti birden bedenim, çarptı kalbim seni izlerken